Perşembe, Nisan 25, 2024

İlgili İçerikler

Bu hafta gündemdekiler

İklim değişikliğinin arkasındaki veri

[show_avatar email=408 align=center show_name=true show_biography=true avatar_size=93]

2015 yılının sonunda 150’den fazla dünya lideri, Fransa’nın başkenti Paris’te bir araya gelerek insanoğlunun şu ana kadar karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olan iklim değişikliğini ele aldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Bakanı Xi Jinping, İngiltere Başbakanı David Cameron ve Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi birçok lider, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkileri, bu etkilerin nasıl yavaşlatılabileceğini ve hatta tersine döndürülebileceğini tartıştı.

Zirve sonunda alınan karar ile 195 ülke sera gazı emisyonlarını azaltma ve ortalama global sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutulması konusunda anlaştı. Birleşmiş Milletler’in (BM) tüm üyelerinin kabul ettiği bu anlaşma iklim değişikliğinin arkasındaki bilim oldu: Verilerin beslediği bilim.

Tabii iklim değişikliği konusunda karşı fikirde olanlar da bulunuyor. İklim değişikliğine inanmayan bu kişiler, bu durumun “çevresel radikallerin” aldatmacası veya siyasilerin toplum içerisindeki güçlerini artırmak için oynadıkları bir oyun olduğunu savunuyor. Ancak iklim değişikliğinin ardındaki veriler hiçbir şekilde inkâr edilemez. Veriler, iklim değişikliğini reddedilemeyecek şekilde kanıtlıyor.

Dünyanın dört bir yanından bilim adamları, iklimi ve havayı araştırmak amacıyla kendilerini veri toplamaya ve bu verileri analiz etmeye adamış durumda. Bu kişilerin çalışmaları sayesinde bilim camiası, CO2 emisyonunun ve fosil yakıt tüketiminin global sıcaklığa etkisini gözler önüne sermiştir. Sayısız veri kaynağımız var, örneğin:

  • Atlas Okyanusu’nun kuzeydoğusunda deniz gözetleme istasyonları bulunuyor. Gemiler üzerindeki Deniz Otomatik Hava İstasyonları veya adalardaki sistemler hava basıncını, hava ve deniz sıcaklıklarını, nemi, rüzgârların hız ve yönlerini, dalga boylarını ölçüyor.
  • Geçen yüzbinlerce yıl boyunca yaşanmış olan sıcaklık ve kimyasal değişimlerin kanıtlarını içeren Güney ve Kuzey kutuplarındaki buzlar, dünyanın dört bir yanındaki buzullardan buz çekirdekleri toplanıyor.
  • Deniz seviyesinin yükselişi, deniz yüzeyi sıcaklığı, rüzgârların dağılımı, yağışların dağılımı, bitki örtüsündeki değişimler gibi birçok etken uydular ile yıllarca ölçümleniyor.

Gönüllü hava gözlemcileri de dâhil edildiğinde tüm bu verileri bir araya getirerek analiz etmek, devasa boyutları nedeniyle iklim organizasyonları için zorlu olabilir. NASA’ya göre ABD Ulusal Hava Servisi’nin Kooperatif Gözlemci Programı’na üye olup her gün hava verisi girişi yapan 8 bin 700’den fazla gözlemci bulunuyor. Bu kadar büyük gönüllü kitlesi iklim bilimi için oldukça değerli olsa da bu durum verilerin bir araya getirilmesini ve analizlerinin yapılmasını da zorlaştırıyor.

Devasa boyuttaki iklim verilerinin analiz için bir araya getirilmesi üç önemli şeyi yapabilen teknoloji altyapısını gerektiriyor: Devasa veri setlerinin taşınabilirliğini yönetmek, bu veri setleri ve gelmeye devam eden veri kaynaklarının daha kolay kontrolünü ve yönetimini sağlamak ve son olarak bu veri setlerinin uzun ömürlülüğünü garanti altına almak.

Bu teknolojik altyapı sayesinde, veriler yönetilebilir ve hatta anomaliler tespit edilebilir. Bu anomaliler bir insanın basit bir hatasından kaynaklanabileceği gibi ölçümlemelerde kullanılan yeni bir donanımdan ya da bağlamsal değişikliklerden kaynaklanabilir. Örneğin hızlı kentleşme, şehir merkezlerinde ortaya çıkan yüksek emisyonun sıcaklık değişimlerini etkilemesine neden olabilir. Kullanılacak teknoloji tüm bunları tespit edebilmeli ki bu da oldukça güçlü bir işlem gücünü gerektirir.

Yüksek performanslı bilgisayar teknolojisi (HPC) ya da daha bilinen ismi ile “süper bilgisayarlar” bu tür veriler ve yoğun işlemler için mükemmel çözümlerdir. Bu işlem gücü olmadan bilim adamlarının insanoğlunun iklim üzerindeki etkisini inceleyerek doğru sonuçlar çıkarması da mümkün olmayacaktır. 1960’lı yıllardan bu yana var olan süper bilgisayarlar, teknolojide yaşanan ilerlemenin de etkisi ile son yıllarda daha da yaygın şekilde kullanılmaya başlandı. Bu süper bilgisayarlar, kurumlar tarafından kurulabileceği gibi bulut sistemleri kullanılarak dakikalar içerisinde “sanal” süper bilgisayarlar da kurulabilir.

İster kurumiçi olsun, ister bayilerden satın alınarak olsun ya da bulut sisteminde yer alsın HPC iklim araştırmalarının başarısını sağlayacak olan, araştırmacıların veri stratejilerinin yeterliliği olacaktır. Toplanan devasa veriler, bir ömür HPC içerisinde durmaz, bunun yerine düşük maliyetli veri depolama sistemlerinde depolanır. Bu depolama sistemleri sabit disk, flaş depolama veya bant depolama olabilir. Veriler niteliksel veya niceliksel, eski veya yeni olabilir, kurumiçi veya bulut depolama içerisinde yer alabilir.

Araştırmacıların her halükarda ihtiyaç duyacağı şey, farklı depolama sistemlerinde yer alan ilgili verileri toplayabilmek ve bu verileri, analizler yapmak için HPC sistemine aktarmak olacaktır. Bunu yapabilmenin yollarından birisi ise NetApp’ın Clustered Data ONTAP işletim sistemi gibi ileri BT depolama işletim sistemleridir. Bu işletim sistemi sayesinde farklı BT ortamlarındaki veriler kolaylıkla yönetilebilir, taşınabilir ve bu sayede analize uygun hale getirilebilir. Zaman hızla geçiyor. Artık analizler yapmak için beklemek zorunda değiliz. Eğer amacımız gezegenimizi kurtarmak ise bunun yolu ileri teknolojileri kullanmaktan geçiyor.

Teknoloji Makaleleri